22 Ekim 2008 Çarşamba

Google'dan sarhoş mail hizmeti

Öfkeliysen mail gönderemezsin!
İnternet devi Google, geliştirdiği bir programla sonradan pişman olacağınız mailleri göndermenizi engelleyecek

CHIP'in haberine göre Google, Mail Googles ya da Türkçe karşılığıyla Posta Gözcüsü isimli yeni bir Gmail hizmetini, Google Labs altında kullanıma sundu. Hizmetin görevi, daha sonra pişman olacağınız e-postalar göndermenizi engellemek. Yani Google'ın e-mail servisini kullananlar, 'Mail Goggles' adlı yeni özellik sayesinde gece vakti, kızgın ya da duygusal baskı altındayken mail gönderme riskinden kurtulacak.

Mail Googles kontrolü nasıl yapıyor?

Belirlediğiniz zamanda bir e-posta göndermek isterseniz, Gmail sizi bazı matematik soruları ile test etmeye başlıyor. Soruların zorluk seviyesi ise, yine ayarlar yardımıyla belirlenebiliyor. Eğer sorulara gereken sürede cevap veremezseniz, Gmail de e-posta göndermenize izin vermiyor.

Sorulara ne kadar süre içinde cevap verileceğini seçmek de kullanıcının tercihinde. Belirlenen sürede sorulara doğru yanıt vermeniz, yeterince sağlam bir kafaya sahip olduğunuz ve sonuçlarıyla başedebileceğiniz şeklinde yorumlanıyor.

Nasıl çalışıyor?

Öncelikle Settings altından Labs kısmına girmeli ve hizmeti aktif hale getirmelisiniz. Daha sonra General kısmına geçtiğinizde, seçenekler arasında Mail Googles'ın da bulunduğunu göreceksiniz. Burada hangi günlerde ve hangi saat aralığında hizmetin çalışmasını istediğiniz belirleyebilirsiniz.

Küçük bir de uyarı: Mail Googles'ı aktif hale getirmek, daha doğrusu Labs seçeneğine ulaşmak için Gmail'i İngilizce'ye çevirmeniz gerekecek.

Goggles'ı geliştiren yazılım mühendisi Jon Perlow, kendi deneyimlerinden hareketle bu programı geliştirdiğini belirtti.

(Times gazetesinin notu: Google'ın bu yeni hizmetini sabah ofiste denemeye çalıştık ama hepimiz akşamdan kalma olduğumuz için sorulara cevap veremedik)

Lambadan internet yayılacak


Boston Üniversitesi bilim adamları, açık ortamda veri nakletmenin bir yolunu keşfetti.

Mühendislik Koleji araştırmacılarının üzerinde çalıştığı yeni teknoloji sayesinde, gelecekte lambalardan "internet yağacak."

Tüm kabloları ortadan kaldıran bu teknoloji sayesinde, cep telefonundan radyoya, her tür araç, açar açmaz bilgi vermeye başlayacak.

Geleceğin teknolojisinde, ev ve ofisler, düşük güçle çalışan LED lambalarla aydınlatılacak. Bu ışık kaynağı, aynı zamanda kablosuz olarak veri taşıyan, optik bir iletişim sistemi olarak kullanılacak. Çok küçük LED lambacıklarının insan gözünün algılamayacağı hızda titreşmesiyle, bu titreşimi yakalayan aygıtlara veri iletilebilecek. Her bir lamba, 1 ila 10 Mbps arasındaki hızlarda veri nakleden ağ giriş noktaları olarak kullanılacak.

Az enerji tüketecek

Aslında kızılötesi ışınlar yoluyla benzer bir biçimde veri nakledilebiliyor. Ancak bu eski yöntemde, bağlantı kurulacak aygıtların çok yakında olması gerekiyor. Yeni teknoloji ise, hem tüm bir odayı kapsama alanına alacak, hem de radyo dalgalarına göre çok daha az enerji tüketecek.

Bilgi her yerde

WI-FI teknolojisinden daha güvenli olduğu bildirilen yeni yöntem üzerinde çalışan ekibin başkanı Thomas Little, "Bilgisayarınızın, televizyonunuzun, MP3 çalarınızın, radyonuzun veya klimanızın, siz odanın ışığını açar açmaz sizinle iletişime geçtiğini düşünün. LED şebekesi, bir odadaki tüm kabloları ortadan kaldıracak" dedi.

6 Eylül 2008 Cumartesi

DON BROWN SERİSİ

İyi Okumalar

İHANET NOKTASI
NASA'ya bağlı bir uydu Kuzey Kutbu'nun derinliklerine gömülü nadir bulunan bir nesnenin varlığını belirler. Bir süredir bocalamakta olan NASA bunu bir zafer olarak niteler. Amerikan uzay politikasını ve yaklaşmakta olan başkanlık seçimini derinden etkileyecek bir zaferdir bu...
Başkan, Beyaz Saray Gizli Haber Alma Analisti Rachel Sexton'ı Milne Buzul Katmanı'na gönderir. Karizmatik bilim adamı Michael Tolland başkanlığında uzmanlardan oluşan bir ekiple Kuzey Kutbu'na giden Rachel, bir süre sonra akla gelmedik bir oyunu ortaya çıkarır. Tüm dünyayı amansız bir düşmanlığa sürükleyecek bir bilim sahtekârlığı söz konusudur.
Rachel, Başkan'la bağlantı kuramadan Michael ölümcül bir saldırıya uğrar. Gerçeğin ortaya çıkmasını istemeyen esrarengiz biri, katil-lerden oluşan bir ekiple herkesi ortadan kaldırmaktadır.
Issız ve ölümcül bir çevrede bir avuç insanın tüm umudu bu korkunç sahtekârlığın arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasıdır. Öğrenecekleri gerçek ihanetin doruk noktasıdır.

MELEKLER VE ŞEYTANLAR
"Dan Brown'ın yeni eseri hızlı temposuyla soluk kesiyor."
"Claney ve Cussler'in gerilim dolu romanlarıyla kolayca boy ölçüşebilecek güçte. Baştan sona okuyucuyu gerçek olduğuna inandıracak kadar heyecanlı bir maceraya sürüklüyor. Melekler ve Şeytanlar okuyucuların asla unutamayacakları bir roman."
[Book Browser Reviews]
"Muhteşem! Kahramanlar çok güçlü...Kurgu şaşırtıcı, baş döndürücü,hareketli ve surprizlerle dolu...
Vay canına!"
[New Hampshire Sunday News]
"Dan Brown bu kez Vatikam entrikaları ile yüksek teknoloji oyunlarını içeren, şoklar yaratan, okuyucuyu ip cambazı gibi tel üstünde tutan, Medicileri bile aratmayacak kadar sinsi karakterlerle dolu, temposu sesten hızlı bir eser yaratmış!"
[Publishers Weekly]
"Gerilim dolu bir kedi fare kovalamacası, ölüm kalım savaşı , aşk, din, bilim, cinayet, mistisizm, mimari ve aksiyon...
Melekler ve şeytanlar patlamaya hazır bir BOMBA!"
[Kirkus Reviews]
Çok eski gizli bir kardeslik örgütü,
Dünyayi yok edecek ölümcül yeni bir silah,
Akil almaz bir hedef...
Harvard Üniversitesi'nin dünyaca ünlü Simgebilim Profesörü Robert Langdon anlasilmaz bir yaziyi çözmek için Isviçre'deki bir arastirma merkezine çagrilir. Çözülmesi istenen yazi, öldürülen bir fizikçinin gögsüne daglanmistir. Bu korkunç cinayet, gerçekte sirlarla dolu olaylar zincirinin kapisini aralar. Öldürülen kurbanin gögsündeki yazinin anlami, yüzyillarca önce Katolik Kilisesi'nden intikam almaya yemin etmis gizli bir kardeslik cemiyeti olan Illuminati'nin sembolüdür.
Langdon güzel ve gizemli bir fizikçi olan Vittoria Vetra ile birlikte bu olayi arastirmaya baslar.
Ama çilgin bir kosusturma içinde pek çok mezari, gizli mahzeni ve katedrali arastirirlarken süreleri gitgide azalmaktadir.
Çünkü birileri akil almaz bir hedefi havaya uçurmak için saati çalistirmistir.
DİJİTAL KALE
Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSA'nın şifre çözücü süper bilgisayarı TRANSLTR'nin bile üstesinden gelemediği, çözülmesi imkânsız gibi görünen bir şifre...
ABD'den ve NSA'dan intikam almak isteyen bir dâhi…
Dünyanın dört bir yanında ve sanal ortamda yaşanan nefes kesici bir kovalamaca…
Cinayetler, casusluk oyunları ve müthiş bir macera!..

Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA), ABD istihbarat ağının belkemiğini oluşturan bir kuruluştur. Yörüngedeki casus uyduları, dünyanın her tarafındaki dinleme istasyonları ve ajanları aracılığıyla elektronik iletişim ortamlarını izlerken ABD'nin düşmanı olan devletleri ve suç örgütlerini takip eden teşkilatın en büyük güvencesi TRNSLTR adlı şifre çözücü bilgisayardır. İletişimin artık e-posta ve internete dayandığı bir dünyada, mesajların şifrelerini hızla çözen, üç milyon işlemciye sahip ve koca bir binanın içine ancak sığan bu süper bilgisayar, en zor şifreleri bile dakikalar içinde çözerek Amerikan istihbaratına sürekli bilgi sağlamaktadır.
Ama bir gün, TRNSLTR'nin çözemediği bir şifreyle karşılaşılır. Eski bir NSA çalışanı olan bir bilgisayar dâhisi, NSA bütün dünya insanlarının iletişim mahremiyetini ihlal ettiği için TRNSLTR'nin varlığını açıklayıp kamuoyundan özür dilemediği takdirde bu şifreyi herkesin kullanımına açacağını söyler. Bu da, artık dünyadaki bütün mesajların "Dijital Kale" adlı bu algoritma ile şifrelenmesi ve NSA'nın kör olması anlamına gelir.
Bu sorunun üstesinden gelmesi için, zeki olduğu kadar çekici bir kadın olan, NSA'nın baş kriptografı (şifrecisi) Susan Fletcher çağrılır. Susan'ın, genç bir profesör olan sevgilisi, dilbilimci David Becker'ın da bu konu için ve tesadüfi gibi görünen bir şekilde İspanya'ya gönderilmesi, olayların karışmasına, NSA'nın içine bir gölge düşmesine ve içinde entrikaların ve cinayetlerin de olduğu, zamana karşı bir yarışın başlamasına yol açar...


Kitaplar için Linkimiz

http://rapidshare.com/files/86174909/DB.rar

Alıntıdır...

4 Eylül 2008 Perşembe

Orhan Pamuk ve Sırrı

Orhan Pamuk’un sırrı!


Romancı olacağına pazarlamacı olsaydı da “Nobel” alırdı. Yüksek kabiliyet, bulunmaz yetenek. Her şeyi pazarlıyor. Ve başarıyor. Pazarlamacıların kralı olurdu. Dünyanın en büyük şirketinin CEO’su yaparlardı, pazarlama nobelini de ona verirlerdi.

Çürümüş maydanoz.

Kokmuş köfte.

İçi geçmiş karpuz.

Küflenmiş ekmek.

Bunlara müşteri çıkmaz, kimse almaz. Orhan Pamuk’u “çürük maydanoz-kokmuş köfte-içi geçmiş karpuz-küflenmiş ekmek”leri pazarlama göreviyle görevlendirin cansız duyguları tetikler, ölmüş talepleri parlatır, bitmiş beğenileri canlandırır sadece Türkiye tüketicisine değil bütün dünyaya “çürük maydanoz-kokmuş köfte-içi geçmiş karpuz-küflenmiş ekmek” satardı.

Yemezlerdi.

Yiyemezlerdi.

Fakat satın alırlardı.

Bu çarpık, hastalıklı, özürlü durum ancak ve ancak Orhan Pamuk’un “pazarlamacılığı” sayesinde olur. Romanlarını alanlar, 30 sayfasını okuduktan sonra bırakıyorlar, fakat yine de almaya devam ediyorlar.

Esasen gerçeği çarpıtan bir kokmuş propaganda olan “Türkler tarihte 1 milyon Ermeni’yi kestiler, öldürdüler” iddiasını Orhan Pamuk, ortaya bilgi, belge koymadan, müthiş pazarlamacılığı sayesinde bütün dünyaya yedirdi ve Nobel’i de aldı.

Büyük businessman.

Müthiş iş adamı!

Şimdi yeni bir pazarlama uğraşına girdi, bir haftadır gazete manşetlerinden inmiyor, TV’lerde “bir kez seyrettik Orhanımız’a doyamadık, tekrarı yayınlansın” programlarında “İstanbul’un küçük burjuva semti Cihangir’de babası top atınca fakir kalmış güzel bir kıza baba parasıyla zengin olmuş bir ibiş erkeğin aşkını” tezgâha koydu, satıyor.

Arsız bir pazarlamacı oldu!

Müşterinin önünü kesiyor.

Kolundan çekiştiriyor.

Malı gözüne sokuyor.

Porno ağırlıklı olduğu anlaşılan yeni 500 sayfalık romanı için izin vermiyor ki “bu iyi bir edebiyat ürünü müdür, yoksa zengin erkek-fakir kız konularını milyon defa işlemiş Yeşilçam filmlerinin çok kötü bir edebiyat salçalı kopyası mıdır” okuyan karar versin.

Okuru aptal yapıyor.

Okuru embesil sayıyor.

Dün bir, bugün iki. Okur daha romanı okumadı. Yazar alıyor karşısına “Orhan Pamuk büyük romancıdır ezberine teşne” magazinci kadın gazetecileri, “son romanını kaç yılda yazdığını, daktilo ve bilgisayarla değil mürekkepli kalemle yazdığını âşık olduğu kızın küpesini, sütyenini, külotunu, büfe üzerinde duran biblo köpeğini çalarak biriktiren zengin adamın, kızın bekâretini nasıl bozduğunu, kapalı toplumlarda bekâretin, açık toplumlardaki bekâret anlayışından farklı olduğunu” uzun uzun anlatıyor.

Ve gazetelere manşet.

TV’lere söyleşi.

Ayıptır.

Romanına güveniyorsan biraz zaman ver, okur okusun. Sen sonra konuş. Gerçek bir edebiyat adamına yakışan bu tavrı göstermek yerine, satışı artırmak için “romanın kahramanı Cihangirli fakirlemiş kızın küpesini, kolyesini, reçel yapmak için kullandığı ayva rendesini, hela taşının sifon zincirini” topladığını, bunlardan bir müze kuracağını ve kitabı satın alanların bu müzeye ilk girişinin bedava olacağını anlatıyor.

10 yıldır küpe topluyormuş.

Fakat ortada müze yok.

SPK’nın harekete geçmesi gerekir. Orhan Pamuk’un kurulmamış bir müzenin giriş biletini kitabın içinde bir lotarya olarak sunması, halktan para toplama kanununa girer. Savcıların harekete geçmesi gerekir.

Sırrı: pazarlama!

Yüksek kabiliyet!

Bulunmaz yetenek!

Pazarlama kralı!

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=197138

1 Eylül 2008 Pazartesi

TC Kimlik Numarası Algoritması

TC Kimlik numaraları 11 basamaktan oluşmaktadır. İlk 9 basamak arasında kurulan bir algoritma bize 10. basmağı, ilk 10 basamak arasında kurulan algoritma ise bize 11. basamağı verir.

  • 11 hanelidir.
  • Her hanesi rakamsal değer içerir.
  • İlk hane 0 olamaz.
  • 1. 3. 5. 7. ve 9. hanelerin toplamının 7 katından, 2. 4. 6. ve 8. hanelerin toplamı çıkartıldığında, elde edilen sonucun 10'a bölümünden kalan, yani Mod10'u bize 10. haneyi verir.
  • 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. ve 10. hanelerin toplamından elde edilen sonucun 10'a bölümünden kalan, yani Mod10'u bize 11. haneyi verir.
(Alıntıdır.)

15 Nisan 2008 Salı

Bilgisayar Müh Olmak İçin 10 Neden...

Bilgisayar Mühendisliği Eğitimi almak için İlk 10 Neden
  1. Bilişim, (insan genomu projesi, AIDS aşısı araştırması, çevrenin gözlemlenmesi ve korunması gibi konularla) bilimde buluşu sürükler; eğer dünyada olumlu bir fark yaratmak istiyorsunuz bilişim alanında öğrenim görün.
  2. Bilişim alanındaki üniversite programları, hayatta ne yapmayı seçerseniz seçin size yararlı olacak problem çözme ve mantıksal düşünme ile ilgili temel bilgi edinmenizi sağlar.
  3. Bilişim teknolojisi, kullandığımız arabalardan, seyrettiğimiz filmlere, bankalar ve yönetimlerin bizimle olan ilişkilerinin biçimlerine kadar, hayatımızı etkileyen hemen hemen herşeyin parçasıdır. Bilgisayar bilminin anlaşılması, bu yüzyılda her eğitimli kişi için gerekli olan beceri kümesinin parçasıdır. İster bir bilim insanı olmak isteyin, ister en son canalıcı uygulamayı geliştirmek isteyin, veya sadece herhangi biri "bilgisayar bir hata yaptı" dediğinde bunun gerçekten ne anlama geldiğini bilmek isteyin, bilişim alanında öğrenim görmeniz sizi değerli bilgilerle donatır.
  4. Bilişim sektöründeki işler, en yüksek ücretlerin ödendiği işler arasında olup, en yüksek iş memnuniyetini sağlar.
  5. Yaygın inanışın tersine, bu sektörde daha az değil, daha çok iş vardır. ABD'ndeki bilişim teknolojileri sektöründe çalışanların sayısı, 2004 yılında 1999'da olduğundan %17 daha yüksekti. Bilişim sektörü, aynı zamanda 2014 yılına kadar yeni işler açısından en yüksek potansiyele sahip olandır.
  6. Bazı kişilerin inanışlarının tersine, bilgisayar bilimcileri gerçek insanlardır. Hayatları vardır. Arkadaşları vardır. Bir odacığın içinde oturup günde18 saat kod yazmazlar
  7. Bir bilgisayar bilimcisi olmak için inek olmanız gerekmez. İyi bir bilgisayar bilimcisi olmanız için bilişim yaşamanız, yemeniz, ve solumanız gerekmez. Bir hayatınız, ilişkileriniz, bir aileniz olabilir.
  8. Bilişim, yanlız bir kurt olmakla ilgili değildir. Pek çok değişik çeşit becerisi olan insana gerek duyan bir takımın parçası olmakla ilgilidir.
  9. Artan sayıda üniversite ve işveren, başarıyla tamamlanmış bir bilgisayar bilimi dersini akademik tamamlılığın bir işareti olarak görmektedir.
  10. Bilişim, bir sonra ne olacağını kestirmenin neredeyse imkansız olduğu o alanlardan biridir. Bu yüzden sizin ona bir katkı yapabileceğinize ve onun hayatınızın işini daha heyecanlı ve gerçek hale getirebileceğine dair tüm yolları hayal dahi etmeye başlayamayız.
Top 10 Reasons to Major in Computing (ACM, Computing Careers)'den
çeviren: Doç. Dr. Tuğrul Dayar.